Genel olarak meslek gruplarında her çalışana yapacağı iş
ile ilgili sınırları çizilir, diğer çalışanların işlerine müdahil olmaması
istenir. Bu durum hem işveren açısından bakıldığında işlerin takibi için
kolaylık sağlamakta, çalışan içinse yaptığı işin tanımı belirlendiği için
verilenlerin yerine getirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Görev tanımlarının belirlenmesi ile çalışan, işin merkezine
kendisi geçer ve çevresinde olan durumları, görevini yerine getirebilmek için yararına
kullanmak ister. Fakat konu İş Sağlığı ve Güvenliği’ne geldiğinde durumlar
değişebilir. Çalışanlar görevlerini yerine getirirken yaptığı çalışmadan ya da
davranışlarından dolayı diğer çalışanların veya ortamda bulunan eşyaların
sağlık - güvenliğini tehlikeye düşürecek durumlara neden olabilir.
İnsanların talepleri karşısında sürekli ve hızlıca yükselen
inşaat sahalarında çalışan çalışanların aynı doğrultuda aldıkları riskler de
artmaktadır. Ne yazık ki birçok çalışan ve işverenin gözünde bu risklerin
giderilmesi için görevin sadece İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı’na düştüğü
algısı mevcuttur. Fakat bu misyon sadece İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği
Uzmanı’na yüklenirse veya İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi bu misyonu
yüklenmek için çaba sarf ederlerse Cervantes’in yazdığı Don Kişot romanından
öteye geçilemez.
İnşaat sektöründe oluşturulacak İSG sistemi temelinin
sağlam olabilmesi için en alt kademeden en üst kademeye kadar tüm çalışanların
katılımının sağlamasından geçmektedir. Tabii ki bu temeli sağlamlaştırmak için
en büyük görev İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi’ ne düşmektedir. Bu katılımın
sağlanabilmesi için öncelikle verilen iyi eğitim ve iyi bilgilendirme ile
başlanabilir. Eğitmen ile çalışanlar arasında ne kadar şeffaflık sağlanırsa
güven duygusu da bir o kadar artacak ve çalışanlar İSG sistemine gönüllü
şekilde katılacaktır. Şeffaflığı sağlamak için çalışanlara hakları
anlatılabilir, haklarını savunmaları için de yol gösterilebilir.
Ne yazık ki genel olarak çalışanların İSG sistemine
katılımın nasıl sağlanacağı konusunda akıllara ilk gelen yöntem para ödülüdür.
İş Sağlığı ve Güvenliği’nin esas amacı toplu korunma önlemlerinin yerine
getirilmesidir. Fakat genel olarak uygulanan para ödülü ekip yerine şahıslara
verilmekte ve bu durum çalışanlarda “Bana ne! Ben kendi önlemimi alarak ödülümü
alırım” algısını yaratmaktadır. Bu da çalışanların İSG sistemine katılımına
engel olmakta ve kişiyi bencilleştirmektedir. Alçı-sıvacıya iş kalemlerinden
biri olan İş Sağlığı ve Güvenliği görevlerini yerine getirdiği için para ödülü
verilmesi ile sıva yaptığı metre başına ödül verilmesi arasında herhangi bir
fark bulunmamaktadır.
Çalışanlara; İş Sağlığı
ve Güvenliği’nin, yaptıkları işin sadece bir parçası olduğu, bu parçanın sadece
kendisini değil çevresinde bulunan, başta ailesi olmak üzere, herkesi etkilediği
bilincinin yerleştirilesi halinde, hem sağlam temellere dayan İSG sisteminin
bir parçası olmaları sağlanacak hem de çalışacağı farklı işyerlerinde rol model
olarak bu bilincin yayılmasını sağlayacaktır.
Kazasız günler
dileğiyle